31 Ocak 2016 Pazar

İtalyan Birliğinin Sağlanması

Sedat Kubat

18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa siyasi tarihi dönüm noktalarını yaşadı: 1789’da gerçekleşen Fransız
İhtilali ve 1815 Viyana Kongresi. Bu iki olay Avrupa tarihi açısından ne kadar önemli olsa da ilerleyen süreçteki gelişmeler bizleri yeni düşünce akımlarının yayılmasıyla ve mutlakiyet yönetimlerinin ortadan kalkmasıyla veya zayıf duruma düşmeleriyle yeni devletlerin kurulmasına, mevcut dengelerin bozulmasına ve coğrafyada köklü değişikliklerin yaşanmasına götürecektir. Varılan noktada eski yönetim biçimleri, ekonomik yapı ve özgürlük anlayışında değişiklik meydana gelmesi sürecin zorunlu bir sonucuydu. Ortaya çıkan milliyetçilik akımı ve bağımsızlık anlayışı ise Sırbistan, Macaristan, Yunanistan, Belçika, Karadağ, Bulgaristan, Almanya ve İtalya gibi yeni devletler ortaya çıkardı. Kurulan bu yeni devletler kuruluş şekli itibariyle farklılık gösterseler de Avrupa coğrafyasını yeniden şekillendirmeleri gibi bir ortak paydada birleşiyorlardı. Her birinin tesir değerliği ise elbette farklıydı. Ancak en etkili sonuçları Alman birliği ve İtalyan birliğinin kurulması getirecekti.


26 Ocak 2016 Salı

Bismarck'ın Almanyası

Melisa Deniz Özkeleş

Alman birliği üç safhada gerçekleşmiş olup, bunların her biri ayrı bir savaştır. Bu birliğin kuruluşuysa Prusya’nın ve onun şansölyesi Bismarck’ın eseridir. Avrupa’da yeni yayılan Protestanlığın, Katoliklerle olan kanlı savaşından Almanlar ve Alman birliği oldukça etkilenmiştir. Bu din savaşları sonucu ağır can kayıplarının yanı sıra Alman aidiyeti de kaybedilmeye başlanmıştır. Almanlar bölünmeye, birçok siyasal temsilcilik ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu bölünmüşlük Alman birliği arayışlarının önündeki en büyük engellerden biri olmuştur.

Almanya’da doğan küçük temsilciliklerden biri olan Prusya, yıllar sonra Alman birliğini kuracaktır. Prusya’dan Alman Birliğine uzanan bu süreçte karşımıza Alman tarihinin önemli ismi Otto Von Bismarck çıkmaktadır. 


23 Ocak 2016 Cumartesi

Prof. Dr. Mehmet Altan ile Karşılaştırmalı Avrupa Tarihi

Şaban Çaytaş - Mehmet Orkun Genç

Aydınlanma düşüncesinin günümüz Avrupa’sının dinamikleri oluşurken etkisi oldukça fazla. Günümüz de bu yönde nasıl bir kültürel etki görüyorsunuz?


Aydınlanma Çağı nedir diyecek olursak kilisenin egemenliğinin son bulması aslında Aristoteles’in bilim anlayışı yerine Bacon’ın bilim anlayışının, deneyin ve aklın öncülüğünde bilimin devreye girmesi, insanın odak noktası haline gelmesi, doğaüstü güçlerin egemenliğinden kurtulup insana dayalı olarak hayata bakan endüstriyel yapının devreye girmesi; sanayileşmenin hızlandığı, toplumsal yapının değiştiği, makineleşen ve toplum dinamizmini bunun üzerinden hızlandıran bir süreçtir Aydınlanma Çağı… Bugünkü Avrupa’nın temelinde insanlığın geçirdiği bütün bu aşamalar mevcuttur ama bu aşamalar gittikçe de hızlanıyor. Aydınlanma Çağı ile birlikte yaşam hızının bir ivme kazandığını görüyoruz; Ortaçağ düşüncesinin pozitif yanının netleşmesi ve bunun egemen hale gelmesi aydınlanma ile birlikte olmuştur. Aslında bu da Sanayi Devrimi sürecinin yeni yüzünü teşkil ediyor. Onun için bu düşünce Avrupa’nın kültürel değişimi gibi birçok alanda değişimi açısından çok önemlidir.


19 Ocak 2016 Salı

Asırların Getirdiği Demokrasi: Magna Carta

Ayça Gegeoğlu



Bir ülkede demokratikleşme süreci kültür ve ekonominin gelişmesi ile başlar. Kültür, geçmişten yola çıkarak günümüze kadar insanların kendilerinde bıraktığı hisler bütünü, ekonomik gelişme ise geçmişten bugüne bir başarı sonucu elde edilen, oturtulmuş bir sistematiktir. İngiltere’ye özel bir sistem, teorilerinden çok tarihsel bir süreç içerisinde ortaya çıkmıştır. İngiliz siyasal sisteminde yeniliğe açık olma ve gelenekselliğin bir arada olması yüksek kültür düzeyi ile ekonomik gelişme sonucu olarak yaşam kalitesinin artmasıyla demokrasiye uygun zemin sağlamlaşmış ve ilerlemiştir. Özellikle İngiltere’de XIX. ve XX. yüzyılın başlarında var olan siyasi ekonomik üstünlük toplum bireylerine yüksek yaşam düzeyi sağlamıştır. Böylece 1200’lerden gelen kişisel özgürlük ve hak istemleriyle beraber İngiltere’ye kişisel özgürlüklerin en çok geliştiği ülke unvanını beraberinde getirmiştir. İngiltere, geçmişten bugüne kendi kimliğini oluştururken birçok aşamadan geçmiş ve kendine has bir yapı elde etmiştir. Bir ada ülkesi olması hammaddenin teminatı için İngiliz halkının denizlere açılmasını sağlamış onu ekonomik devrime itmiş bu da İngiltere’nin dünya ticaretinde ön plana çıkmasını sağlamıştır. Yaptığı istilalar ile elde ettiği yerleri kolonileştirip zamanla sömürgeleştirmiştir. Eskiden bu yana İngiliz halkının demokratik bir sistem için çabalaması onları kaçınılmaz, olumlu bir sonuca itmiştir.

17 Ocak 2016 Pazar

FRANSA’YI DEVRİME GÖTÜREN SÜREÇ VE DEVRİMDE KADIN

Ayda Sezgin

A. GİRİŞ

Yakınçağ tarihinin en önemli olayı, bu çağı başlatan Fransız İhtilali (1789)’dir.
1789 Fransız İhtilali, 18. yüzyılın sonlarına kadar gelen Avrupa (etkileri dolayısıyla dünya) siyasi haritasını ve güçler dengesini büyük ölçüde yıkmış, özellikle Birinci İmparatorluk döneminde (1804-1815), Fransa’ya bağlı olmak üzere yeni bir Avrupa siyasi haritası ve güçler dengesi oluşturmuştur. Bu imparatorluğun 1814 yılında yıkılmasıyla da Avrupa’da bir güçler boşluğu doğmuştur. Bu boşluk ise, 1815 Viyana Kongresi kararlarıyla Avrupa’da yeni bir siyasi harita ve güçler dengesi kurularak doldurulmuştur. Bu durum da 1. Dünya Savaşı’na ( 1914-1918) kadar sürmüştür.”1


Yeni bir çağın başlangıcı olan Fransız Devrimi; siyasi gelişmelerin yanısıra fikir ve düşünceden ekonomiye kadar birçok alanda getirdikleriyle başta Avrupa’yı sonra Dünya’yı derinden etkilemiş, yeni bir dünyanın oluşmasında önemli bir rol oynamıştır.