27 Eylül 2015 Pazar

ÇAĞDAŞ BİR SAVAŞ – ORTASINDA BİR AİLE REİSİ

    21. yüzyıl başlarken Afganistan toplumu, bir yanda dini kuralları yetki olarak dayatan Taliban diğer yanda kapital/emperyal dünyanın lideri ABD/NATO arasında kalır. İşte genç yazar Farhad İSHANCH “Hayal Kuşu” adlı romanında bu ortamda arada kalmış bir aile reisini anlatıyor.

     Bu çatışmalar ortasında ailesini kaybeden karakter; bağlı olduğu İslami değerlerle geçmişten gelen soyluluğunu koruma çabası içinde hem Taliban’a hem de ABD/NATO’ya ders verme niyetindedir. İntikam arayışındaki karakter bir yandan psikolojik bir iç çatışma yaşarken diğer yandan etiği, bireysel inançlarını koruyarak; Taliban’ın dini kullanışını, Amerikan dış politikasının çelişkisini, özünde ise savaşı sorguluyor. İyi okumalar dileğiyle!
      




NOT: Bölümümüz öğrencilerinden Ferhad İshanch'ın kitabıdır.






7 Haziran 2015 Pazar

Başkanlık Sistemi ve Türkiye'de Uygulanabilirliği Üzerine Siyasal Tartışmalar

Halil İbrahim EKİZCE

GİRİŞ
Sosyal bir varlık olan insan, doğduğu andan başlayarak ölene kadar bir toplum içinde yaşamak zorundadır. İnsanoğlu günümüze dek, toplumun yapısı ve çeşitli sorunlarıyla ilgilenmiş, bunlar üzerine düşünerek çözümler getirmeye çalışmıştır. İnsanlar için toplum düzeni gerekli midir, nasıl olmalıdır, devlet doğal bir organizma mıdır yoksa insanların inşa ettiği bir siyasal yapı mıdır, devletin birey ya da vatandaş üzerindeki meşruluğu sınırsız mıdır, en iyi yönetim şekli hangisidir gibi sorular üzerinde durmuş ve bu soruların her birinin ortaya çıkarttığı değişik ve çeşitli sorunlara çözümler aramıştır.

İnsanoğlu, siyaset felsefesi literatürünün temelini oluşturan sorulara cevap arayadursun; şüphesiz ki bu makalemizin konusunu; ‘’Başkanlık Sistemleri’’ kısa tanımı ve özellikle de ‘’Türkiye’de Başkanlık Sistemi’’ özelindeki tartışmalar oluşturacaktır.

5 Mayıs 2015 Salı

Prof. Dr. Raşit TÜKEL İle Demoratik Üniversite Üzerine

Ünal ÇELİK - Ayda SEZGİN



12 Eylül 1980 sonrası üniversitelerde yaşanan dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biliyorsunuz, 12 Eylül sonrasında 6 Kasım 1981 tarihinde Yüksek Öğrenim Yasası çıktı ve Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) kuruldu. Aslında YÖK'ün en önemli işlevi devletin üniversiteleri kontrol altına almasıydı. Tabii kontrol altına almak dediğimizde, öncelikli olarak akademik özerklik alanının daraltılması söz konusu oluyor. Artan biçimde denetim altına alınan üniversitelerin kendini yönetmesi ise giderek imkansızlaşıyor. Bunun en somut göstergesi rektörlük seçimleri. Çünkü atama seçim sonuçlarına bağlı kalmadan gerçekleştiğinde, sizi atayan merciyle ilişkiniz işin en başında belirlenmiş oluyor. Onun talepleri karşısında bağımsız davranmanız giderek zorlaşıyor ya da mümkün olmuyor. Tabii o zaman da, iktidarın ya da onun temsilcilerinin üniversiteyle ilgili düşündüklerinin gerçekleştirilmesi gündeme gelebiliyor. Oysa ki üniversiteyi üniversite yapan en önemli özellik akademik özerklik, yani bağımsızlık ve kendi kendini yönetebilmedir. Bunun ilk aşaması da rektörlük seçimi.

9 Mart 2015 Pazartesi

Osmanlı Çöküşü Tepedeki Bozukluklardan mı Kaynaklandı?

                  Hasan Ali Hamarat

Osmanlı Devleti kurulduğu 1299’dan resmen sona erdiği 1922 ye kadarki yaklaşık 600 yıllık süreçte gerçekten tarih sahnesinde çok efektif bir rol oynadı. Tepede ki padişahın altında örgütlenen bürokrasisi, devletin yönetim mekanizmasının temelini oluşturuyordu. Elbette karar alma yetisi egemenliği elinde bulunduran hükümdarın elindeydi ama gerçekten devlet adamlarının niteliği padişahın karar alma sürecini ciddi şekilde etkiliyordu. Örneğin sadece Osmanlı Devleti ‘nde değil bütün Avrupa da iktisadi bir krizin yaşandığı 17 yüzyılda başa geçen köprülü ailesi üyeleri, kötü giden ekonomi ve maliyede, yönetim yetenekleri sayesinde maliyenin fazla vermesini sağlamış ve yeni zaferler elde etmişlerdir. Yine bir örnek vermek gerekirse;1648 de tahta çıkan 4. Mehmed sadece 6 yaşındaydı. Bu devlet yönetiminde devlet adamlarının rolünü gözler önüne serer.

27 Şubat 2015 Cuma

İki Temel Soruda Birleşik Metal-İş Grevi

E. Can ELDEN


Her yeni yıl olduğu gibi 2015 yılı da beraberinde toplumda iz bırakacak olaylar getirdi. Bu olayların kuşkusuz en onemlilerinden bir tanesi gündemi işgal etmiş olan Birleşik Metal-İş grevi. Ancak ne yazık ki hükümetin yasak kararının akabinde söz konusu grev ertelendi. Kim bilir? Belki de Türkiye'de bazı şeyler gelecekte değişecektir. Yazımızda iki temel soru uzerinden bu grevi inceleyecegiz.

Türkiye'de Seçim Barajı Sorunu


Roza İZGÖREN



GİRİŞ

   Seçim, kendilerine temsil yetkisi veya bir vekalet verilecek, kanuni şartlara uygun kişilerin, bir kısım veya bütün vatandaşlar tarafından tercih ve tespit edilmesidir. Demokratik ülkelerde çeşitli seçim sistemleri, değişik usullerle uygulanmaktadır.
   Siyaset bilimine göre devlet ve hükümetin otoritesi yönettikleri insanların ona rıza göstermesi ile ortaya çıkar ve bu durumu somutlaştırmanın temel yolu da seçimdir. Bütün dünyada genel kabul gören yaklaşımlar uyarınca tüm seçimler adil ve özgür bir ortamda yapılmalıdır.