12 Ağustos 2014 Salı

Blade Runner: Yaratılışa anlam kazandırma ve varlığı kabullendirme çabası üzerine bir film

Özgenur Aktan 

Dünya dışındaki gezegenlerin incelenmesinde robotların kullanılması fikri geniş bir taraftar toplamış ve böylece 21.yüzyılın Los Angelas’ındaki robot arzı -ciddi bir rekabete ulaşmaya artık pek yakın boyutlarda- artmıştır. Çünkü gezegenlerin, insanlığın çıkarları için kullanılabilecek yönlerinin ortaya çıkarılması sürecinde, insanlar yerine robotları ileri sürmenin uzun vadede daha az maliyet taşıyacağı düşünülmektedir. 

Mottosu “İnsandan daha insan” olan Tyrell Şirketi ise robot üretimini hem niteliksel hem de niceliksel olarak öyle ileri bir seviyeye taşımıştır ki zihinlerde bağdaşık bir cins olarak algılanan, Replicant-Kopya adı verilmiş robotları herhangi bir insandan ayırabilmek giderek güç bir hal almıştır.

Üretimin ilk zamanlarında Tyrell Şirketi’ne çalışan genetik mühendisleri, bir nüans işleminin gerekli olmadığını düşündüler. Çünkü yasal olarak varlıkları kabul edilmeyen , yalnızca insanlığa hizmet amacıyla yaratılmış ve köle olarak sınıflandırılan robotlar, kendileri için çizilmiş sınırların dışına çıkma gibi bir eğilimde bulunmamışlardı, şimdiye kadar ve bu -belli bir dönemdeki- uygun koşulların yardımı ile Tyrell Şirketi ciddi kar elde etmiş, bilimsel ve teknolojik alanlardaki yatırımlarını da arttırmayı başarmıştı.

Kopyaların evrimleştirilmesi sürecinde Tyrell Şirketi için her şey yolunda giderken NEXUS 6 adı altında üretilmiş bazı kopyaların -yaratıcılarından zeka, güç v.b. birçok konuda öndeler- dünya dışındaki bir kolonide çıkardıkları isyan gözleri korkutmuş ve böylece tüm kopyalar Dünya’da yasadışı kabul edilmiştir. Bu yasağa rağmen Dünya sınırlarına giren kopyaların öldürülmesi içinse hükümet, Blade Runner Units- Keskin Nişancı Birimleri denilen özel polis ekipleri kurmuştur.

Görüldüğü gibi Tyrell Şirketi robot gelişiminin niteliksel boyutunun ne kadar ileri gidebileceğini önceden kestirememiştir. Teknolojik değişimin robotların insanlaşması gibi istenmeyen bir sonucu doğurması karşısında ise zaman kazanmak amacıyla tüm kopyaları Dünya’dan sürme yolunu seçmişlerdir.

Ancak buna rağmen Dünya dışındaki sömürülmüş gezegenlerin insanlar için zenginlik, mutluluk ve soyluluk barındırdığı ile ilgili çeşitli reklamlara ve pazarlamalara da devam ediliyor. Tyrell Şirketi, Amerika’nın -eski Yeni Dünya’nın- “artık” yeni dünyalara açılmasını sağlamış olduğunu gururla belirtmekten hiçbir zaman geri kalmıyor.

Kendilerinden önceki tüm robotlardan çok daha farklı -bu yüzden daha yalnız- olan NEXUS 6 kopyalarından altı kişi (üç kadın, üç erkek), mürettabatı ve yolcuları öldürüp Dünya-dışı gemisini kaçırarak Dünya’ya varmayı başarıyorlar. Tyrell Şirketi’ne girmeye çalışırlarken başkaldırıcı kopyalardan birisi elektrikli alanda kızararak can veriyor, diğerleri ise kaçıyorlar.

Başlangıçta kopyalar -sadece duyguları dışında- insanları taklit etmek üzere tasarlanmışlardı; ama tasarımcılar zamanla onların da kendi duygusal tepkilerini geliştirebileceklerini fark ettiler. Bunun üzerine tasarımcılar, kopyalara sadece dört yıllık bir yaşam süresi bahşederek onların hissi tecrübeler edinmelerini -insanlaşmalarını- büyük ölçüde engelleyebileceklerini düşündüler. Yani NEXUS 6 kopyalarının dünyaya gelip isyan çıkarma düşüncesinde olmaları sadece; varlıklarının kabul edilmemesiyle, insanlığın çıkarlarının sağlanabilmesi için yaratılmış olmalarıyla, yaşam şekillerinin başkalarınca belirlenmesi ve onların bunu değiştirebilmek adına hiçbir eylemde bulunma hakkına sahip olmamalarıyla izah edilemez. Kopyalar aynı zamanda yaşam sürelerini uzatacak bir çare bulma arayışındalar. Bu noktada yaşam sürelerinin önceden -birileri tarafından- bu kadar kısa süreli tayin edilmiş olmasını anlayamıyorlar ve hayatta kalabilmek, yeni anılar oluşturabilmek için insani bir mücadeleye girişiyorlar. Yani kopyaların,insana özgü olan, hayatta kalma içgüdüsüne sahip olduklarını görebiliyoruz. Bunun dışında özgürlük, yaşama amacını bulma, sevme ve sevilme ihtiyacı, kabul görme ve intikam gibi bireyin sonradan öğrendiği güdüleri de barındırdıklarını anlayabiliyoruz.

Kaçak NEXUS 6 Kopyaları istek ve iradeleri dışında gerçekleşecek olan ölüme karşı umutsuzluğa kapılmayıp varlıklarını devam ettirmenin ve kendilerini insanlığa kabul ettirmenin peşindeler özetle.

Keskin Nişancı Birimleri’nin firari isyancıları yakalamaya çalıştığı şu zamanlarda, Kopyalar ile insanların ayırt edilebilmesi konusu ise artık, kısa zamanda çözülmesi gereken önemli bir sorun olarak ele alınıyor. Bu doğrultuda bilim insanları Voight-Kampff denilen bir testi geliştiriyorlar.

Sorulan sorular karşısında meydana gelecek duygusal tepkilerin irisin istem dışı büyümesi, yüz kızarması durumunda kılcal damarların genişlemesi gibi fiziksel tepkilere yol açıp açmamasına göre test yapılanın insan mı yoksa kopya mı olduğunun ana makine tarafından tespit edilebileceği düşünülüyor. Genelde birinin kopya olduğunun anlaşılması için birbiriyle ilintili yirmi, otuz soru sorulması gerekiyor. Ancak kopyalara özellikle geçmişleriyle ilgili bir soru sorulduğunda, asla olmamış bir şeyi hatırlamaya çalıştıklarındaki çaresizlikleri onları çıldırma noktasına kadar getirebiliyor.

Keskin nişancıların en iyilerinden biri olarak görülen Dave Holden, Voigth Kampff testini NEXUS 6 kopyalarından Leon Kowalski 'ye uygularken -ona annesiyle ilgili ne hatırladığını soruyor- Leon tarafından öldürülüyor . Bunun üzerine polis biriminde yüzbaşı olan Bryant, eski bir polis olan Rick Deckard'ı Roy Batty, Pris, Leon Kowalski ve Zhora adlı isyancı kopyaları öldürmesi için tekrar göreve çağırmak zorunda kalıyor.

Her kopya belirli bazı niteliklerin taşıyıcısı olacak şekilde üretilse de kopyalar bu doğuştan niteliklere zıt özellikler geliştirmeyi ve bunları da kimliklerinin bir parçası haline getirmeyi başarmışlar. Örneğin Roy kendi kendisine yeterliliği en yüksek düzeyde üretilmiş bir kopya olmasına rağmen Pris ile aralarında romantik bir ilişki söz konusu ve ayrıca Roy’un yaratılışından gelen bu özelliği kopyaların lideri olarak ortaya çıkmasında da etkili. Yine Roy bir savaş modeli olarak tasarlanmış olsa da duygularını yoğun yaşayan, şiirsel bir tarafa da aynı zamanda sahip.

Bu kovalamaca Los Angelas sokaklarında sürerken Tyrell Şirketi’nin büyük patronu ve Nexus model kopyaların beyin tasarımcısı Dr.Eldon Tyrell, sadece dört yıl süreli bir hayata sahip olan kopyaların duygusal açıdan ne kadar dengesiz olabileceklerine dikkatleri çeker. Bu açıklama ile geçmişin birey için ne kadar önemli olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla Dr.Eldon Tyrell bile robotların daha derine inen bir tinsel boyuta ihtiyaç duyduklarını düşünmektedir. Bu boyutu ise anılar oluşturabilir. Ancak daha fazla anıya sahip olmak demek, daha uzun süre yaşamak mı demektir gerçekten? Tyrell Şirketi robotlarla ilgili bilmedikleri, çözemedikleri daha birçok şey varken bir de böylesi bir denklemi uygulamaya cesaret edemez. Dr.Eldon Tyrell’e göre kopyaların dört yıllık yaşam sürelerinin uzatılması gibi bir riske şu an için girilemez. Böylece kopyaların zihinlerine sahte anılar yerleştirme fikri ortaya çıkmış olur. Sahte anıların, özellikle NEXUS 6 kopyalarının hissettiği kimlik karmaşasına da çözüm üretebileceği düşünülür. Bu tasarının ilk ürünü Dr.Eldon Tyrell’ın asistanı Rachel’dır.

Önceki ve sonraki sonsuzluk içinde yutulup gitmiş yaşamımın küçük süresini düşündüğümde, bilmediğim ve beni bilmeyen uzamların bitimsiz büyüklüğünde, kapladığım hatta gördüğüm uzamı düşündüğümde, korkuyor ve kendimi niçin şurada değil de burada gördüğüme şaşıp kalıyorum. Çünkü şurada olmaktan çok burada olmak için hiçbir neden yok. Sonra niçin o zaman değil de şimdi. Beni buraya kim koydu? Bu yer ve zaman bana acaba kimin düzeni ve davranışıyla ayrıldı?[1] (Pascal)

Rick Deckard’ın öldürmekle görevlendirildiği dört kaçak kopyanın düşünceleri bu sorgulamalarla oluşmuştur, diyebiliriz sanırım. Yani, neden var edildikleri ve neden bu kadar kısa bir yaşantıya sıkıştırıldıkları gibi sorgulamalar...Bu doğrultuda kopyalar öncelikle Dr. Eldon Tyrell’a ulaşmak istemektedirler. Roy Batty, NEXUS kopyaların yaratıcısının yarattığı varlıkları düzeltebileğine inanır. Firari kopyalar kendilerine bir mevcudiyet atfederek amaçlarını gerçekleştirmeye çalışsalar da insanlık onların varlıklarını kabul etmeye hazır değildir henüz.

Voight-Kampff testinin Rachel’a, Rick Deckard tarafından uygulanması istendiğinde ise Deckard ilk tanıştığında insan sandığı Rachel’in aslında bir kopya olduğunu ona ancak yüzden fazla soru sorarak anlayabilir. Dolayısıyla anılar aracılığıyla duygusal temele kavuşturulmuş bir kopyayı insandan ayırabilmek artık giderek zorlaşmıştır. İnsan ve kopya arasındaki nitelik ayrımını bulanıklaştıran bu proje belki de herhangi bir keskin nişancının yanlışlıkla bir insanı öldürmesine sebep olabilir.

Bu sırada Pris ve Roy Batty, Dr.Tyrell’a ulaşma çabalarını hala sürdürmektedirler. Tyrell Şirketi için genetik tasarımı yapan, hızlı yaşlanma hastalığından dolayı dünya dışı kolonilere gitmesine izin verilmeyen J.F.Sebastian aracılığıyla Roy, Dr.Tyrell’a ulaşmayı başarır.

Roy, evine yeniden dönen serkeş bir çocuk tavrıyla yaratıcısından daha uzun bir hayat istediğinde, Dr.Tyrell bir baba şefkatiyle ona zaten yapılabileceği kadar iyi yapılmış olduğunu söyler ve elindeki zamanın tadını çıkartması gerektiğini öğütler.

Sorulan her soru ile geçmişini daha fazla sorgulayan Rachel ise kendi varlığından bile şüphe duyduğu bir noktaya gelir. Düşünme, şüphelenme süreci Rachel için asla bitmeyecek gibidir ve bu durum Dr.Tyrell’ın dikkatinden kaçmaz. Rachel’ın bir kopya olduğunu fark etmesi durumunda nasıl tepki vereceği, davranacağı, önceden kestirilemeyeceğinden Tyrell Şirketi için artık Rachel da en az diğer kaçak kopyalar kadar tehlikeli görülür. Sonuçları bilinemeyen bu yeni durum ile birlikte şirket aynı zamanda, -özellikle- son kopyaların sadece bir saat gibi düzenli -dolayısıyla tahmin edilebilir- çalışan makineler olarak ele alınamayacaklarını da anlamış olur. Böylece Rick Deckard için öldürülmesi gereken bir kişi daha vardır artık. Ancak işler umulduğu gibi gitmez. Rick Deckard’ın Rachel’a kopya olduğunu söylemesi ve Rachel’ın, Leon Kowalski tarafından öldürülmek üzereyken Rick Deckard’ın hayatını kurtarması gibi olaylar ikilinin arasındaki ilişkinin mahiyetini değiştirir.

Roy kaçınılmaz sona nasıl tepki gösterecektir? Rick Deckard firari kopyaları yakalayabilecek midir? Rachel sahte anılara ve çok kısıtlı bir ömre sahip olduğunu bilmesine rağmen mutlu olabilecek midir? İnsan olmak gerçekten nedir, nasıl açıklanabilir? Bilmediğimiz, anlayamadığımız şeyler neden tehlikeli olarak nitelendirilir? Blade Runner bazı soruları cevaplandırırken bazılarını ise muğlakta bırakmayı tercih eden bir film.

Son olarak; J.F.Sebastian kopyaları mükemmel bir makine olarak gördüğünü ifade ederken Pris, Descartes’ten alıntı yaparak J.F.Sebastian’a ve aslında tüm insanlığa olan tepkisini belirtmekten geri kalmaz: “Düşünüyorum, öyleyse varım.”


[1]Emmanuel Mounier, Varoluş Felsefelerine Giriş, Çev: Serdar Rifat Kırkoğlu, Alan Yay.1986,s.73

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder