24 Şubat 2013 Pazar

2013 Yılına Gelindiğinde Chavez ve Venezüella

Uğur OVACIKLI 

Venezüella, 20. yy dolaylarında dönüşüm içerisinde olan Latin Amerika ülkelerinden sadece bir tanesi. Venezüella toprakları 17. ve 18. yüzyıllarda İspanya sömürgeciliğine maruz kalmış, ancak 1820li yıllarda Venezüella Simon Bolivar önderliğinde bağımsızlığına kavuşmuştu. Latin Amerika'da artık efsane bir lider olarak tanınan Simon Bolivar ve onun üzerine atfedilen ''Bolivarcılık'' fikri neredeyse her Latin Amerikalı'nın aklında önemli bir yer edinmişti. Tıpkı Venezüella’yı Amerika’nın arka bahçesi olmaktan kurtaran Chavez'de bıraktığı izlenim gibi. Chavez, 1998'de Venezüella devlet başkanı olduktan sonra gerçekleştirdiği devrimin en büyük ideolojik referansı Bolivarcılık'tı.

Venezüllea 1998 seçimlerinden çok daha önce, 1982 yılında tanımaya başlamıştı Hugo Chavez'i. Askeri teşkilat içinde rütbelenmeye başlayan Chavez, tam o yılda bir kaç arkadaşını da yanına alarak, ordu içinde bir örgüt kurmuştu. Örgütün adını, en büyük fikir referansı olan ve 19. yüzyılın Venezüella Kahramanı olan Simon Bolivar'ın adından ve doğum yılından esinlenerek Bolivarcı Devrim 200 adını vermişti. Örgütte geçen 200, sadece bir sayı değil, Simon Bolivar'ın 200. yaş gününü yansıtıyordu. Bu örgüt 1979 yılında, halk tarafından plansızca yapılan Caracazo İsyanı'ndan esinlenmişti. 1979 yılında çıkan ayaklanma bu kadar ses getirirken, planlısının ne denli güçlü olacağı düşünülmüştü. Chavez iktidara geldikten sonra, ülkenin en önemli gazetelerinden birine 1979 Caracazo İsyanı'nı gelecekteki bir umut olarak değerlendirdiğini söylemişti. Örgüt geçen yıllar ile birlikte güçlenerek, 1992 yılında Perez hükümetine bir darbe gerçekleştirdi. Darbe girişiminin lideri o örgütü kuran Hugo Chavez'den başkası değildi. Darbe, girişimden öteye geçememiş, başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Chavez bütün sorumluluğu üstüne alarak 2 yıl hapis yatmıştı. Chavez'in halkla tanışması tam da o günlerde olmuştu. Darbeden sonra Perez hükümeti Chavez'i televizyona çıkarmış ve korkulacak bir durumun olmadığını anlattırmıştı. Chavez o yıllarda televizyonda görüldüğünde halkının yüreğine su serpen, tam bir lider konumundaydı.

Chavez 2 yıl hapis yattıktan sonra, özgürlüğüne kavuştu. Chavez'in kafasında tıpkı Simon Bolivar'ın yaptığı gibi ülkeyi dış baskılardan korumak, halkçı reformlar ile refahı artırmak ve Latin Amerika'da birlik kurma hevesi vardı. Ama bu sefer yolunu askeri değil, siyasi olarak çiziyordu ve bu amaçla Venezüella Sosyalist Parti'yi kurdu. Sosyalist Parti, 1998 Kasım'ında Venezüella seçimlerinde oyların %56'sını alarak tek parti konumunda hükümetteydi. Komutan Hugo Chavez, artık devlet başkanıydı.

Chavez başkan olduktan sonra, söz verdiği halkçı reformlara başlamakta geç kalmamış, refah, açlık, eğitim, barınma, çalışma ve kadın hakları konusunda olumsuzlukları teker teker ortadan kaldırmaya başlamıştı. Ekonomi alanında liberal politikalarla kurumları özelleştiren eski Venezüllea hükümetlerinin aksine, kurumları devlete geri kazandırıyordu. Özellikle petrol şirketleri kamulaştırılmıştı. Venezüella önemli bir petrol ülkesiydi. Ama eski hükümetler -Perez hükümeti başta olmak üzere- bu petrolün Amerika tarafından sömürülmesine göz yumuluyordu. Chavez petrol şirketleri başta olmak üzere bir çok özelleştirilen firma kamusallaştırma alanında devlete bağlandı.

Chavez başarılı bir başkanlık dönemi geçirmiş ve Venezüella'da gerçekleşen seçimlerde oyların neredeyse yarısından fazlasını alarak başkan seçilmişti. En son 2012 yılı seçimlerinde otuzun üstünde muhalefet partisiyle birleşen Capriles'ide demokratik seçimlerde mağlup eden Chavez 4 kez başkan seçilmişti. Capriles'in 2012 seçimlerinde ki en büyük kozlarından bir tanesi de Chavez'in hastalığı olmuştu. Chavez sıklıkla iyileştiğini dile getirse de Capriles başta olmak üzere muhalefet partileri geçmediğini iddia ediyordu. Siyasi etik bağlamında ne kadar doğru bir düşünce olduğu tartışılsa da, Capriles'in iddiaları 2013 yılında Küba'da hastaneye kaldırılmasıyla doğrulanıyor muydu?

2013 Ocak ayında ciddi bir ameliyat daha geçiren Chavez'in durumu ameliyat sonrasında kötüye gittiği bildirilmişti. 4 başkanlık döneminin yemini için Venezüella'ya gitmekte geç kalan Hugo Chavez'in durumu hakkında bir yandan da muhalefetten gelen baskıyla Dünya üzerinde bir bilinmemezlik oluşmuştu. Chavez Küba'ya ameliyata giderken 80'li yıllarda arkadaşlık ettiği, sonradan otobüs şoförü olan ve şu an da Başkan yardımcısı olan Maduro'yu kendisine bişey olması halinde başkanlık olarak vekil verdiği kişiydi. Maduro Şubat ayının başında Chavez'in durumunda korkulacak bir şeyin olmadığını ve Şubat aynın içinde ülkesine geri döneceğini açıklamıştı. Maduro'nunn dediği gibi Chavez 18 Şubat 2013 tarihinde ülkesine döndü. Chavez olağanüstü haller dışında 2018 yılına değin başkanlık koltuğunda oturacak. Dilediği sosyalizmi ülkesine kazandırmak için önündeki altı yıl ve sağlığı izin verecek mi hep birlikte göreceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder