Fernando Pessoa‘yı, edebiyatın kendine özgü kişilik oluşturabilmiş yazarları arasında görebiliriz. Pessoa 1935 yılındaki ölümünden sonra sandığından çıkan binlerce sayfanın yayımlanması ile tanınmaya başlamış bir yazardır. Onun gizemi ve satırlarındaki farklılığın anlaşılması ise bu süreçten sonra çokta geç olmadı. Mistisizm, Simya gibi takıntı derecesinde önem verdiği konular onun tüm hayatını kaplamaya yetmişti. Binlerce sayfa dolusu bir sandık ise onun tüm hayalinin somut hali idi.
Yüzyıllardır konu edilen kavramlar üzerinden Şeytanın Saati adlı kitapta Fernando Pessoa gibi düşsel ve bu düşü sır ile ve derinlik ile harmanlayarak ileten bir yazara bakmaya çalışmak güçlükle karşılaşılacağı riskini bizler içinde taşımışsa da bir yapıtta özgürce aradığın anlamları bulabilmek, varacağın yerin güzergahını kendin belirleyerek kağıda dökmek ve tüm bunları Pessoa‘nın derinliğinde ayrı bir keyif ile gerçekleştirmek tadına karşılık, kuşkusuz bu durum bizler için kendini soyutlama çalışmalarının eşsiz zevkine bırakmakta gecikmedi.
Bizler için verdiği keyfi tüm okuyucuların da alması dileğiyle...