28 Kasım 2012 Çarşamba

Öğretmenim Canım Benim, Canım Benim

Kerem KAYMAZ

Yağmurun altında bekleyen iki minik beden, sırılsıklam mavi önlüklerine birer arma yapıştırılmış. Biri elini hafifçe arkadaşına vuruyor yağmurun dindiğini bildirmek için. Olanca kuvvetiyle koşarken sırt çantalarına koydukları kitapların çıkardığı ses, su matarasının bacaklara çarpışı, minik gölcüklere batış çıkış ve nihayet kutsal mezbahane okulun giriş kapısı. Koridor tüm soğukluğuyla, ciddiyetiyle disiplinin hatlarını verir: kocaman bir büst, ezbere yazılar daha kavramını bilmedikleri duygusunu hissetmedikleri içtimaların serzenişi. Yol boyunca nefes nefese kalan ikili kapıya vardıklarında biraz soluklanır birbirlerine bakar ve kapı çalınır

9 Kasım 2012 Cuma

Kitle İletişim Alanında Yaşanan Tarihi Adımlar ve Kitle İletişim Özgürlüğü

Kadriye AYDIN


1.BÖLÜM: İLETİŞİM TARİHİ VE KİTLE İLETİŞİM

Demokratik sistemlerde en önemli unsurlardan biri olan düşünce özgürlüğü, bireyin düşüncelerini herhangi bir baskı altında kalmadan paylaşabilmesi anlamını içermektedir. Birey, düşüncelerini istediği şekilde istediği kişiler ile paylaşabilmeli, yönetimin veya herhangi bir baskı organının, kendi geleceğine yönelik herhangi bir tehdit içermediğinden emin olmalıdır. Tek tek bireylerin veya bir topluluğun düşüncelerini yayma işlemi esnasında devreye kitle iletişim araçları girmektedir. İletişim için tarihin her döneminde onlarca farklı tanım yapılmıştır; ancak birçoğunun dayanak noktasında "diyalog kurma" [1]çabalarının varlığından söz edilmektedir. Kitle iletişimi ise kitle iletişim araçlarının yardımıyla bilgi ve haberlerin insan toplulukları tarafından aynı anda öğrenilmesinin sağlanmasıdır[2]. Kitle iletişim aracı dediğimizde aklımıza ilk olarak gazete gelmektedir. Gazetenin ilk kitle iletişim aracı olması bunun en önemli sebebidir. Daha sonrasında ise radyo, televizyon, internet sayılabilir. Kitle iletişim araçları sayesinde bireyler düşüncelerini geniş kitlelere duyurabilmekte ve böylelikle de bilgi dolaşımı sağlanmaktadır. Sağlanan bu bilgi dolaşımının saptırılmamış olması da bizim açımızdan önemlidir. Bu sebeple saptırılan bilgileri denetleyen bir bilgilenme sisteminin kurulması gereklidir. Düşünce özgürlüğünün en önemli basamağını oluşturan kitle iletişim araçları herhangi bir erkin elinde bulunmamalıdır. Bu nedenle bu alanda oldukça tehlikeli hale gelen tekelleşme olgusunun önüne geçilmeli, halk için, doğru bilgi dolaşımını sağlayan yasalar yapılmalıdır. Bu nedenle oldukça önemli olan kitle iletişim özgürlüğü derin bir şekilde incelenmeli, hem hukuksal hem de siyasal olarak yapılan tespitler de tutarlı olmalıdır. Bu sınırlar içinde düşündüğümüzde öncelikle matbaanın icadı ve onun ardından gelen sansür de önem kazanmaktadır. 1420'li yıllarda Gutenberg tarafından başlatılan matbaanın icadı ile kitapların çoğaltılması, insanlar arasında bilgi dolaşımını hızlandırmış bu nedenle de hem kilisenin hem de iktidarın dikkatini çekmiştir. Ardından gelen sansür ise bu bilgi dolaşımını engellemeye yöneliktir[3]. Daha sonraki süreçlerde de, bilgi dolaşımını engellemek amacıyla uygulanan sansür, günümüzde de direk olarak hissedilmese de varlığını devam ettirmektedir. Buna karşılık olarak, bireyin hem haber verme ve hem de haber alma hakkını korumak amacıyla, sansür yasağı birinci kuşak özgürlükler kapsamında yerini almıştır. 1948 yılında imzalanan İnsan Hakları Bildirgesi'nin 11. maddesi de düşüncenin her türlü açıklama türüne özgürlük tanımıştır.

5 Kasım 2012 Pazartesi

46+2

M.Cansın Süslü

"Gölge, bilinçli benliğin bastırılmış ve zapt edilmiş yönlerinde tanımlanan bilinçsiz bir komplekstir. Gölgenin yapıcı ve yıkıcı türleri vardır. Carl Jung, gölgenin içindeki farkındalığı ve gölge materyallerinin bilinçli farkındalığa dahil olduğunu, bu materyallerin başka nedenlere bağlanmaması açısından önemini vurgulamıştır."